Sığırlar insana benziyormuş.
6 yıl süren çalışmaların ardından ineğin gen haritasını çıkarmayı başardı.
Tarım Bakanlığı yönetiminde uluslararası bilim adamı ekibi, 6 yıl süren çalışmaların ardından ineğin gen haritasını çıkarmayı başardı.
Çalışma sonucu evcil sığırın, yaklaşık 22 bin gene sahip olduğu ortaya çıktı."Bovine Genome Sequencing Project" adı verilen ve Amerikan Science dergisinin yarınki sayısında yayınlanacak projede araştırmacılar, tüm dünyada bulunan İngiltere kökenli Herford ineği soyundan faydalandı. Orta büyüklükteki kestane renkli söz konusu inek türü tüm dünyada yetiştiriliyor.
Çalışmada yer alan Amerikan Ulusal Salğık Enstitüleri Direktör Vekili Dr Raynard Kington da sığırın gen haritasının çıkarılmasının insan gen haritası için de bir pencere açtığını söyledi.
AA
Sığırlar insana benziyormuş. (METİN SEVER)
Hikâye değil. Bilimsel gerçek. Haber, İngiltere'de çıkan Science dergisinden. 25 ülkeden 300 bilim adamı tam altı yıl uğraşarak sığırların gen haritasını çıkarmış. 35 milyon dolar para harcanmış. Ve sonunda ortaya 'acı' gerçek çıkmış: Sığırların genlerinin yüzde 80'i, insan genine benziyor. Bu gerçek karşısında boynumuz kıldan ince, kasabın bıçağından uzak dursun demekten başka yapacak bir şey yok! Alınganlar, "İnsan sığıra benzemiyor ki, sığır insana benziyor," diye teselli bulabilir! Aslında insanoğlunun sığırları 7 bin yıl evvelinden evcilleştirdiği düşünülerse, "Üzüm üzüme baka baka kararmış," da diyebiliriz! Hatta birbirine "sığır gibisin" diye 'iltifat' eden bir toplumun fertleri olarak, bu gerçeğe yıllar önce ulaşan 'Türk sezgisi' ile övünebiliriz. Ancak ortada bir tuhaflık daha var. Sığırların genlerinin bir kısmı yılanlara ait. Bu durumda yılanlarla bir uzak akrabalık var gibi. Yani serde yılanlık da var!.
Bu kadar gerçek, bünyeyi 'gerçekten' bozuyor! Yazı işlerinde herkes melül melül bakıp, 'büyük felaket'le yüzleşmeye çalışırken, fanatik vejetaryen Erdal Şafak, matodorun ölümcül hamlesini yaptı: Kılıcı böğrümüze batırdı! "Demek ki, insan et yerken aslında kendini yiyor" Yani bir tür 'yamyamlık'! İşte ben, asıl bu söze takıldım. Çünkü Erdal Şafak en azından 'yemenin' bir türü konusunda haklı: O da 'toplumsal yamyamlığımız'.
Son yaşananlara bir bakın: - 23 Nisan'da Hakkari'de polise taş atan 14 yaşındaki S.T, özel harekat polisince uzun namlulu silahın dipçiğiyle bayılana kadar dövüldü. O görüntüleri televizyonlardan izlemişsinizdir.
Aklınıza İsrailli askerin Filistinli çocuğun kolunu taşla kırdığı görüntüler geldi mi bilmiyorum. Bir polisin, bir çocuğa yaptığına ne isim vereceğiz? 14 yaşındaki Abdulsamet Erip, polisin attığı gaz bombasından kaçarken dereye düşüp öldü. 10 yaşındaki Şükrü Bağana başına gelen plastik mermilerle ağır yaralandı. 863 çocuk taş attığı için yargılanıyor. Hem de çocuk oldukları dikkate alınmayarak, aynen büyükler gibi. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında. Bir kısmına yaşadıkları ömür kadar ceza bile verildi.