Aynı duayı her zaman tekrar etmeye ne gerek vardır? Mumine.com konu Aynı duayı her zaman tekrar etmeye ne gerek vardır? Mumineler
Herhangi bir konuda dua ederken ısrarcı olmak ve yana yakıla yalvarmak gerekir. Bir kere yapılan dua, sanki “olsa da olur, olmasa da olur” cinsinden ve sıradan, yarım ağızla yapılan bir duadır. Böyle bir duanın kabul olma şansı oldukça azdır denebilir. Bunun için duada tekrar ve ısrar esastır.
Yoksa insan, “dua ettim de kabul olmadı” şeklinde isyana varabilecek sözler sarf edebilir, böyle bir ruh hali içine girebilir.
Ayrıca, dua ederken, tecrübe edilmiş dualar tercih edilmelidir. Yani Kur’an ve sünnet yoluyla bildirilmiş duaların kabul edilmesi kuvvetle ümit edilir.
Üstad Bediüzzaman, bu konuda şunları kaydediyor: “Kur'an hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan tekraratın bulunması güzeldir, belki elzemdir ve ebleğdir. Ehli kusurun zannı gibi değil... Zira zikrin şe'ni (gereği), tekrar ile tenvirdir; duanın şe'ni, terdad ile takrirdir; emir ve davetin şe'ni, tekrar ile te’kittir. Hem herkes her vakit bütün Kur'an’ı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sureye galiben muktedir olur. Onun için Kur’an’ın en mühim maksatları ekser uzun surelerde derc edilerek her bir sure bir küçük Kur'an hükmüne geçmiş. Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için Tevhit ve Haşir ve Kıssa-i Musa gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş. Hem cismanî ihtiyaç gibi, manevî ihtiyaçlar dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes muhtaç olur. (Cisme hava, ruha Hu gibi). Bazısına her saat (Bismillah gibi) ve hakeza... Demek tekrar-ı âyet, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işaret ederek ve uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştahı tahrik etmek için tekrar eder.”(1)
“Beyanları daima mucize olan Kur’an’ın, bazı âyetlerinin tekrarını iktiza eden hikmetler, bazı ezkâr / zikirler ve duaların da tekrarını iktiza eder. Zira Kur'an, hakikat ve şeriat, hikmet ve marifet kitabı olduğu gibi; zikir, dua ve davetin de kitabıdır. Duada tekrar, zikirde tezkâr, davette te’kit lâzımdır.”(2)
(1) Mektubat 204.
(2) Mesnevî, 240.