Bela, teklife tabi tutma, deneme ve imtihan etme, ihtibar, demektir (el-Müfredât, s. 61). Sahabeler en büyük belalarla imtihan edilmiş bu imtihanlarda başarılı olmuşlardır. İmtihanın büyüklüğü nisbetinde, elde edilecek derecenin büyüyeceği de açıktır. Çünkü en büyük belalara maruz olanlar önce Peygamberler, sonra da fazilette onları takib edenlerdir. Rasulüllah (SAV) bir hadis-i şeriflerinde:
“İnsanlar içinde en ağır imtihana çekilenler Peygamberlerdir. Sonra sırasıyla (rütbeleri) onları takib edenler, sonra onları takip edenlerdir. Kişi dinine göre müptela kılınır (imtihana çekilir) Eğer dininde salabetli ise imtihanı (göreceği bela ve musibet) ağır olur. Eğer dininde gevşek ise o oranda imtihan edilir. Bela o kimseyi devamlı takib eder. Nihayet onu bırakıncaya kadar. Böylece kul, yeryüzünde hatası olmadığı halde yürür.” (Râmûzu’l-Ehâdîs, s. 71 (983. hadis. Ebû davut Teyâlisî, Ahmed b. Hanbel, Buharî, Tirmizî, İbn-i Hıbban, müstedrekten) Ayrıca bk. Sünenu İbn-i Mâce II, 1321, 1331, 1335 (Belanın şiddeti ile ilgili benzer bir başka hadis-i şerif)).
Bu ve benzeri hadisler peygamberlerin ve onlarla beraber o belaları göğüsleyen arkadaşları sahabelerin ne büyük imtihandan geçtiklerini göstermektedir. Rasulüllah son peygamber ve Kainatın Seyyidi olduğuna göre imtihanı en büyük peygamberdir. Sahabeleri de onunla birlikte çilelere ve bu büyük imtihanda derecelerine göre hisselere sahiptirler. Bu açıdan sahabeye sevab-ı Amal, fazilet-i Uhreviye açısından yetişmek mümkün değildir. Onların ömürleri kısa, amelleri az da olsa, bir dakikalarına bir yılda yetişilemez. Her saatleri, o bir yıllık ibadet sevabı kazanan neferin saati hükmündedir. Bu hususta pek çok benzer hadis-i şerif bulmak mümkündür (Bk. Râmûz, (935, 1076, 1150, 1152, 1233, 1430, 1443, 1583, 606, 1637, 1643, 3665, 5796).