54Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

54Forum

Sakarya'lıların Forumu... Sakaryalı Olmak Ayrıcalıklıdır...
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İtikat Bozukluğu Ebedi Cehennem Sebebidir...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
кa¡η
Admin
кa¡η


Mesaj Sayısı : 850
Puan : 1941
Itibar : 6
Kayıt tarihi : 23/10/09
Yaş : 32
Nerden : Sakarya

İtikat Bozukluğu Ebedi Cehennem Sebebidir... Empty
MesajKonu: İtikat Bozukluğu Ebedi Cehennem Sebebidir...   İtikat Bozukluğu Ebedi Cehennem Sebebidir... Icon_minitimePaz Mayıs 02, 2010 12:37 am


Ümmet-i Muhammed'in "acil"
gündemlerinin bulunması, "itikadda mezhebin ne?" sorusunu erteler mi? Ya
da bu gündemlerle iştigal eden bir kimsenin itikadda herhangi bir
mezhebin mensubu olmadığını söylemesi gerçekte neye tekabül eder?

Şurası açık ki, geçmişte Ehl-i Sünnet ile bid'at fırkalar arasında
cereyan etmiş kelamî münakaşalarda gündemde olan hususların birçoğu
günümüzde güncelliğini yitirmiş durumda. Kimse cevher, araz, cüz'-i la
yetecezze... gibi konularla ilgilenmiyor.

Ancak bu, itikadın ve itikadî kabullerin güncelliğini, daha da önemlisi,
"önemini" yitirdiği anlamına elbette gelmez. Zikrettiğim hususlar ve
benzerleri, kelam sisteminin temelleri/öncülleri üzerine o dönemde
tartışma gündeminde bina edilmiş meselelerdi. Bugün aynı
temeller/öncüller varlığını devam ettiriyor; değişense, o öncüller
üzerine bina edilen, edilmesi gereken meseleler.

Ehl-i Sünnet, "Sünnet"e bakışıyla diğerlerinden ayrılır. Bu en temel
noktadır. Burada dikkat edilmesi gereken o ki, herkes bu nokta üzerinde
görüş birliği ettiği halde, bunun pratik yansımaları hakkında çoğu kimse
fikir sahibi olmadığı için, bu temel kabulün ayakları çoğu zaman yere
basmıyor.

Oysa mesela Kur'an'ın herhangi bir ayetinin Sünnet verileri dikkat
alınmadan tefsir edilmesi veya meallendirilmesi, aynı zamanda kişinin
itikadî çizgisini ele veren bir göstergedir.

Hadisler ve hadis ravileri hakkındaki mülahazalar da bu noktanın
uzantısı olarak kişinin itikadî çizgisinin tebellür etmesinde rol oynar.
Bir kimse, herhangi bir makbul hadis hakkında veya sahabeden herhangi
birisi konusunda küçümseyici bir tavır takınıyor, kendisini onları
yargılayıcı/sorgulayıcı mevkide görüyorsa, Ehl-i Sünnet çizginin dışına
düşmüş demektir.

Burada bir noktayı açıklığa kavuşturalım: "Delil olmaları", "bilgi ifade
etmeleri" noktasında hadislere burun kıvırmak başka şeydir, Usul-i
Fıkıh sistemi doğrultusunda hadisler arasında tercihte bulunmak başka
şeydir. Aynı şekilde Sahabe nesline karşı herhangi bir hassasiyet
göstermemekle, tearuz esnasında sahabîlerin rivayetleri ve kabulleri
arasında tercih yapmak da birbirine karıştırılmamalıdır...

Hadislerin dinde/itikadda delil olamayacağını söylemek, Kur'an'ı sırf
kendi görüşüne veya günün revaçta olan telakkilerine uygun tarzda tefsir
etmek, hatta amelde herhangi bir mezhebi taklid etmediği iddiasında
bulunmak, Selef'e, ulemaya, sulehaya burun kıvırarak bakmak Ehl-i Sünnet
dışı tutumların tezahür ettiği başlıca alanlardır. Bir kimseden
bunların sadır olduğunu müşahede ederseniz, tereddüt etmeden anlayın ve
bilin ki o kimse Ehl-i Sünnet değildir. İstediği kadar bizimle aynı
safta namaz kılsın, istediği kadar başörtüsüne özgürlük mücadelesi
versin, istediği kadar "Gazze" desin...

"Başörtüsüne özgürlükten, Gazze'den, Ümmet'in problemlerinden daha
önemli mi Ehl-i Sünnet olmak? Ehl-i Sünnet olduğunu söyleyip de sırtüstü
yatanlar yahut dünyevî mülahazalarla şu veya bu çevreyle aynı safta yer
alanlar ne olacak?" diye sorulduğunu duyar gibiyim.

Hemen söyleyeyim: Tabii ki başörtüsü meselesi önemli, elbette Gazze ve
kanayan diğer yaralarımız ötelenemez; ancak sırf bu meselelerle
ilgileniyor diye bir kimsenin, -mesela- hadislerin Din'deki merkezî
konumunu zayıflatmaya dönük gayretlerini yahut Sahabe nesli hakkındaki
olumsuz tutum ve düşüncelerini görmezden gelmeye Din adına hakkımız var
mıdır? Ümmet'in o hassas gündemlerinde, o kanayan yaralarının
tedavisinde birlikte hareket etmek başka şeydir, Din tasavvurunu
oluşturan temel unsurlarda gayr-i makbul tutumların benimsenmesi, hoş
görülmesi daha başkadır. O hassas gündemleri öne sürüp, itikadî
hassasiyeti "mezhepçilik" olarak takdim edenler, aslında kendi
mezheplerinin propagandasını yapıyorlar. Bu nokta hakkında uyanık olmak
gerekir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kain.beep.com
 
İtikat Bozukluğu Ebedi Cehennem Sebebidir...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
54Forum :: .°•. °•. °•. °•. DİNİMİZ İSLAM .•° .•° .•° .•° :: Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) :: Sünnet-i Seniyye-
Buraya geçin: