кa¡η Admin
Mesaj Sayısı : 850 Puan : 1941 Itibar : 6 Kayıt tarihi : 23/10/09 Yaş : 33 Nerden : Sakarya
| Konu: Türkçe Dediğimiz. Çarş. Kas. 11, 2009 10:22 pm | |
| Dilimizdeki yabancı sözcüklerin bir kısmı çokluk haliyle dilimize girmiştir. Eskimiş sözcükleri ya da yabancı sözcükleri kullanma meraklıları bu sözlerin çoğunun aslında çoğul olduğunu bilmeden kullanırlar. Hal böyle olunca da bilinçsizce yapılan yanlışlar ortaya çıkar. Türkçenin söz dağarcığında son derece güzel ve kullanışlı karşılıkları olduğu halde eskimiş ya da yabancı sözleri kullanmayı seçenlerin bu bölümü dikkatle okumalarını ve bir şeyler öğrenmelerini diliyorum: Evraklar: Arapça varak, yaprak sözünün çoğuludur. Yapraklar > kağıtlar > yazılı belgeler şeklinde anlam genişlemesi olmuştur. Belgeler demek yerine evraklar diyenler sözcüğü iki kez çoğul yaptıklarının farkında bile değildirler. Emtialar: Meta sözünün çoğulu olup mallar anlamındadır, emtialar denmez. TDK’nın internet sitesindeki Güncel Sözlük talihsiz bir biçimde emtia sözünün karşılığını “mal” olarak veriyor. Oysa basılmış sözlükte meta sözünün çoğulu olarak belirtiliyordu... TDK için böyle hatalar normal sayılır. Ebatlar: Ebat boyutlar demektir ve ebatlar sözü en çok yapılan yanlışlardan biridir.. Tekil hali “buut”tur. Elli yaşının üzerindekiler üç boyutlu sözünü ilk olarak üç buutlu biçiminde duymuşlardır. TDK’nın emtia sözü için tutumu ebat için de aynen geçerli. Bu da TDK için normaldir.Mühimmatlar: Son günlerde sıkça duyduğumuz mühimmat sözü de çoğuldur. Orijinal hali “mühimmat-ı harbiye”dir ve savaş gereçleri anlamındadır. Kısaltılarak mühimmat sözü kullanılır olmuştur. Mühimmatlar sözü yanlıştır.
Benzer şekilde aşağıdaki sözcükler de Arapça’da çokluk belirtir ve Türkçe çoğul takısı ile kullanılmaları yanlıştır (çok uzun süre önce günlük dilimizden atılmış sözler listeye alınmamıştır): Ahbap: Dostlar, aslı habib sözünden sevgililer Ahlak: İyi davranışlar Ahval: Haller Akraba: Yakınlar Akran: Yaşıtlar Beyanat: Açıklamalar Ecdat: Atalar Ecmal: Toplamlar Ecza: Kimyasal maddeler, aslı cuz sözünden kısımlar Edevat: Araçlar Efkâr: Fikirler Ekabir: Önde gelenler, aslı ekber sözünden büyükler Emlak: Mülkler, sahip olunan varlıklar Emsal: Örnekler Erbab: Büyükler, ustalar Esnaf: Sınıflar Esrar: Sırlar Eşkâl: Şekiller Eşraf: Seçkinler Etraf: Taraflar Evkaf: Vakıflar Evliya: Veliler Fukara: Yoksullar Gureba: Garipler Hatırat: Anılar Hayvanat: Hayvanlar Hırdavat: Küçük, önemsiz şeyler Itriyat: Güzel kokular İcraat: Yapılan işler İfrazat: (Vücuttan) dışarı atılanlar İfşaat: Gizli bir şey hakkında yapılan açıklamalar İstihbarat: Alınan haberler İzahat: Açıklamalar Levazımat: Gerekli maddeler Maddiyat: Maddi şeyler Mahlukat: Yaratılmışlar Mahsulat: Ürünler Maruzat: Arz edilenler Matbuat: Basılmış şeyler Meşrubat: İçecekler Mezalim: Zulümler, kıyımlar Muhaberat: Haberleşmeler Müfredat: Bir bütünü oluşturan ayrıntılar Nakliyat: Taşıma işleri Neşriyat: Yayılmış şeyler Tadilat: Değişiklikler Tafsilat: Açıklamalar Tahkikat: Araştırmalar Taksimat: Bölmeler Taksirat: Kusurlar Tamirat: Onarımlar Tedrisat: Dersler Teferruat: Ayrıntılar Tesisat: Tesisler, donanımlar Teslimat: Teslim edilen şeyler Tezahürat: Görünüşler, gösterişler Tuluat: İlhamlar, doğaçlar Ulema: Bilginler Arapça asıllarında çoğul olup da Türkçeye tekil anlamda yerleşmiş birkaç sözcük yukarıda belirtilen hataların dışında tutulabilir:
Avrat: Kadınlar, (Ar. avret sözünden) Elbise: Giysiler (Ar. libas sözünden) Esas: Temeller, kurallar (Ar. uss sözünden) Eşya: Nesneler (Ar. şey sözünden) Evlat: Çocuklar (Ar. velet sözünden)
Eski Türkçeye özenenler sadece yanlış konuşmuyorlar, aynı zamanda Arapça ve Farsça sözcükleri yanlış da yazıyorlar. Bu keyfi bir konu değildir! Sözcükler orijinal dilinde olduğu gibi değil Türkçenin ses yapısına göre, dilimizde kabul edildiği şekilde yazılır. Örneğin Arapça sözün aslı hidhmet olduğu halde dilimize hizmet olarak girmiştir. Bu nedenle, tüm yabancı sözcüklerde, TDK Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzunda belirtilen yazım kuralları geçerlidir ve herkes istediği gibi yazamaz! Karşılarında doğru yazılışları ile sadece birkaç örnek veriyorum:
Acaib - Acaip Azad - Azat Garib - Garip İltihab - İltihap İ’malat - İmalat İsbat - İspat İslahat - Islahat İttihad - İttihat Kalb - Kalp Katib - Katip Kitab - Kitap Mezheb - Mezhep Mü’min - Mümin San’at - Sanat Şübhe - Şüphe Te’sisat - Tesisat Güzelim Türkçeyi küçümseyerek eskiye özenenlerin gülünç hallerinden kısıtlı sayıda alıntı sundum.
Gerici kesimlerin dilde de gerici olmaları elbette şaşırtıcı değil. Genel dünya görüşü geri olan bir insanın dilde ilerici olmasını beklemek zor.
Ancak milliyetçi geçinenlerde de aynı eğilimi görmek pek anlaşılır değil. Bir milletin en belirleyici ögesi dilidir. Başka ülkelerin radikal milliyetçileri, sözgelimi ırkçı Almanlar ya da Fransızlar dillerindeki yabancı sözcüklerden rahatsız olurlar ve onları atmaya çalışırlar. Bizim milliyetçiler ise tam tersine, çok sade Türkçe sözcükler yerine, eskimiş Arapça ve Farsça sözleri üstüne basa basa kullanırlar. Milliyetçi midirler, ümmetçi midirler anlaşılmaz. Bu tercihleri olsa olsa eskiye olan özlemleriyle açıklanabilir ki sonuçta bu da gericiliktir.
Ama en çok düşünülmesi gerekenler, gerici ya da belirli bir siyasal görüşün temsilcisi olmayıp, sadece özenti ile eskimiş sözcükleri yalan yanlış kullananlardır. Dile ve etimolojiye çok meraklı olan ****** dilimizin benzersiz yapısal özelliklerini ve tarihten gelen zenginliğini çok iyi anlamış ve dünyada eşi görülmemiş bir dil devrimine öncülük etmiştir. O’nun vermek istediği dil bilincini bugün kavramış insan sayısı çok az. Eğer bu bilinç yeniden kazandırılmazsa dilimizin ileriki yıllarda içine düşeceği durum bugünkünden çok daha kötü olacaktır.
Bilerek ya da bilmeyerek Türkçeyi küçümseyenler, Türkçenin gücünü ve zenginliğini keşfetmeye özendirilmelidir. Bu bile tek başına dilimiz için yapılacak daha çok işin olduğunu göstermektedir. | |
|